TÜRKİYE CANIM FEDA

kod-adresi


 
Şifalı Otlar Sağlıklı Yiyecekler
 
  Ana Sayfa
  Üye oL
  Giriş
  Ziyaretşi defteri
  Forum
  İBRAHİM SARAÇOĞLUNDAN SİGARA İÇENLERE ÖZEL FORMÜL
  İBRAHİM SARAÇOGLUNDAN GENÇLEŞTİRİCİ KARIŞIM
  SİBEL CAN'IN ANANAS MUCİZESİ
  İBRAHİM SARAÇOĞLUN'DAN YORGUNLUK İÇİN ÖNERİLER
  Zayıflamak İçin Lahana Kürü
  Maydonoz mucizesi
  Selülite duvar sarmaşığı çillere bayır turpu
  Beyaz lahana ile fazla kilolara son
  Prostat kanserinden korunun
  Baharda lahana ile canlanın
  Pırasa neye iyi geliyor
  Kırmızı biber ve mürdüm eriği
  Kabak..
  Kabağın Faydaları
  Kulak Masajıyla Ağrılardan Kurtulmak Mümkün
  Bedendeki ilacı harekete geçiriyor
  Klasik Masajın Etkileri
  Gözlerdeki şişkinlik sorun olmasın!
  Acupressure (Akubası)
  SHIATSU
  GÜNLÜK YAŞAMDA ALEXANDER TEKNİĞİ
  OMURGA VE KAVİSLERİ
  UZAMA
  Kaslar ve refleksler
  Duruş & Nefes
  Alkali su iç zayıfla
  Sert su daha fazla mineral taşıyor
  En çok zayıflatan 10 yiyecek
  DOĞRU BESLENME
  100 yaşını geçmenin sırrı
  Tıp 5 bin yıl öncesine döndü
  Parkinson'a karşı DEFNE
  Elmanın insan sağlığına faydaları neler
  Sarımsak ve Limon Mucizesi
  İncir, kayısı ve çay kriz riskini düşürür
  Haşhaş (papaver)
  Hindistancevizi (cocos nucifera)
  Hayıt (ayıt)
  Acıçiğdem (güzçiğdemi)
  Adaçayı (salvia officinalis)
  Ahududu (ağaççileği)
  Antep fıstığı (şam fıstığı)
  Ardıç (ephel)
  Ardıçkatranı ağacı (katran ardıcı)
  Armut (pirus communis)
  Arpa (hordeum vulgare)
  Aslanağzı (kurtağzı)
  Aslanyağı (leontopidium alpinium)
  Aslandişi (karahindiba)
  Aslankuyruğu (yerpırasası)
  Asma (vitis)
  Atkestanesi (hindkestanesi)
  Ayçiçeği (gündöndü)
  Ayva (sefercel)
  Alman Papatyası (Matricaria recutita)
  Labada (rumex patientia)
  Laden (cistus)
  Lahana (brassica oleracea)
  Latinçiçeği (frenkteresi)
  Lavantaçiçeği (lavandula)
  Limon (lemon)
  Mahmude (bingözotu)
  Mandalina (mandarin)
  Mantar (fütr)
  Margarit (çayır kasımpatı)
  Marrup (marupa)
  Marul (lactuca)
  Mayasılotu (egzamaotu)
  Maydanoz (midenuvaz)
  Mazı (thuja)
  Melekotu (angelica)
  Melisa (oğulotu)
  Menekşe (benefşe)
  Mersin (asmar)
  Meryemotu (mübarekotu)
  Meryempelsengi (çalapa)
  Mercimek (merdümek)
  Meşe (bişe)
  Meyankökü (piyan)
  Mısır (zea mays)
  Mineçiçeği (kanotu)
  Miskçiçeği (eşekkulağı)
  Miskotu (amberçiçeği)
  Misvak (salvadore persica)
  Muşmula (beşbıyık)
  Muz (musa)
  Mürsafi (mürrisafi)
  Mürver (patlangıç)
  Maca (Lepidium Meyenii)
  Meryemana Dikeni (Silybum marianum L)
  Sağlıklı Beslenmek
  Mide ülseri
  Muhteşem bir kış sebzesi karnabahar
  İbrahim Saraçoğlu Dişi Guatra Karşı kür
  İbrahim Saraçoğlu Kronik Bademcik Enfeksiyonuna Karşı Kür
  Ebegümeci İdeal Bir Yardımcı
100 yaşını geçmenin sırrı

100 yaşını geçmenin sırrı


İnsanoğlunun en büyük hedeflerinden biri ve belki hatta başta geleni "ölümsüzlüğün" sırlarına ulaşmak. Bunu başarmak için de önce olabildiğince uzun ve sağlıklı yaşamanın sırlarını keşfetmek gerekiyor. Dünyanın her köşesinde, her gün, hiçbir masraftan, emekten kaçınılmadan sayısız araştırma yapılıyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Mynet okurları için yazdı.

Bilimde ve teknolojide sağlanan ilerlemeler sayesinde, ortalama insan ömrü gelişmiş ülkelerde kadınlar için 80'i, erkekler için de 75'i buldu. Amerika'da 100 yaşını geçen, yani dalya yapan insan sayısı da her yıl %4.1 oranında artmakta.

Geçtiğimiz günlerde, Chicago Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada 1890-1900 yılları arasında doğmuş olan ve 100 yaşını geçen, yani dalya yapan 'gençlerin' uzun yaşama sırları araştırıldı ve gerçekten çok ilginç sonuçlarla karşılaşıldı.

100 YAŞINI GEÇEN DÖRT KİŞİDEN 3'Ü KADIN

Bu araştırmanın da ilk ve en önemli çarpıcı bulgusu, 100 yaşını geçenlerin %76'sının kadın olmaları. Bu aslında sürpriz bir sonuç değil.

Kadınların erkeklere oranla daha uzun yaşamalarının esas olarak her iki cins arasındaki biyolojik ve genetik farklılıklarla ilgili olduğu düşünülüyor. Ayrıca, kadın ve erkeklerin sosyal, kültürel, çevresel... bakımlardan değişik şartlara maruz kalmaları da elbette çok önemli.

İşte bu farklar nedeniyle, koroner kalp hastalıkları, hipertansiyon, kanser, KOAH... gibi hastalıklar erkeklerde daha fazla görülüyor ve daha ölümcül seyrediyor. Bu hastalıkların da sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık, stres... gibi erkeklerde daha fazla rastlanan risk faktörleri ile yakından ilgili olduğunu ise sanırım bilmeyen yok.

OCAK VE KASIMDA DOĞANLAR DAHA UZUN YAŞIYOR

Araştırmada, ocak ve kasım aylarında doğanların yaşama şanslarının nisan-haziran döneminde doğanlardan yüksek olduğu ve ülkenin Batı'sında doğanların 100 yaşını geçme şanslarının Doğu'sunda doğanlara göre 3 misli fazla olduğu da saptanmış. Avusturya ve Danimarka'da da ekim-aralık aylarında doğanların nisan-haziran aylarında doğanlara göre daha uzun yaşadığını gösteren başka bir araştırma da bu sonuçla uyum içinde.

İnsanların doğdukları mevsimde karşılaşacakları çevresel faktörlerin sağlığımızı belirli ölçüde etkilediği çoktan beri biliniyor. Mesela, çeşitli araştırmalarda ocak ve şubat aylarında doğanlarda beyin kanseri riskinin daha fazla olduğu, haziran ve temmuz doğumlularda ise şizofreninin çok daha ağır belirtilerle seyrettiği saptanmıştır.

Ben de bir araştırmamda, doğum ayı ile alerjik hastalık gelişme riski arasında bir ilişki olduğunu, yengeç burcunda doğanlarda astım riskinin kova burcundan olanlara göre 6 misli fazla olduğunu saptamıştım.

Mevsim farklılıklarına uygun olarak hayatın ilk aylarında maruz kalınan bakteri ve virüs enfeksiyonlarının, alerjenlerin, hava şartlarının (hava sıcaklığı, nem, basınç…) etkilerini yabana atmamalı diye düşünüyorum.

Benzer nedenlerle insanların doğdukları çevrenin şartlarının da yaşama süresinin belirlenmesinde rolleri olabilir. Burada kültürel, sosyal, psikolojik ve ekonomik faktörlerin mutlaka hesaba katılması gerekir. Mesela, hayatın ilk yılındaki beslenme ile ilgili özelliklerin yaşama süresini etkileyebileceği akla ve mantığa çok uygun geliyor. Nitekim, 100 yaşını geçenlerin çoğu büyük şehirlerde değil, çiftliklerde ve köylerde yaşayan ve doğal yiyeceklerle beslenen insanlar.

AİLENİN İLK ÇOCUĞU DAHA ŞANSLI

Çok çocuklu ailelerde ilk doğan kız çocuğun 100 yaşını geçme ihtimali diğer kız kardeşlerine göre 3 kat yüksek. İlk doğan erkek çocuk ise uzun yaşama bakımından diğer kardeşlerinden 2 misli fazla şansa sahip.

Bu da bence akla yatkın bir sonuç ve birçok nedeni olması mümkün bu bulgunun.

Burada, çocuk sayısı arttıkça ailelerin onlara olan ilgi ve ihtimamlarının da doğal olarak azalması önemli olabilir. Dolayısıyla bu çocukların çeşitli kazalara uğrama ve bunun sonucunda sağlıklarının çeşitli olumsuzluklara maruz kalma şansları da artıyor. Ayrıca, sonraki çocukların beslenme ve tıbbi bakımları da daha kötü olabilir. İlk çocuk en küçük bir rahatsızlıkta hemen doktora götürülürken, sonraki çocukların hastalıkları giderek umursanmaz olmaya başlar.

İlk çocuk doğduğunda anne ve babanın daha genç olmalarının da üzerinde durulması gerekir. Zamanla babanın spermlerinin ve annenin yumurtasının zarar görmesi mümkün ve bu yüzden de anne-babaların yaşları ilerledikçe çocuklarında genetik kökenli sağlık sorunlarının daha fazla olması akla çok yatıyor.

 

 
  Sitemiz Sizler Sayesinde Gelişmekte Ve Dahada Büyümekte Hepinize Teşekkür Ederiz.  
Dost Siteler  
  www.Knightonline.asia
www.doyumsuz.net
www.knightonline.in
 
İrtibat  
  black_sash_@hotmail.com  
Bugün 9 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!
¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ Copyright 2008™ © Tüm Hakları Saklıdır..¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤ ¤

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol